Erkek Tipi Kellik yada Saç Dökülmesi
(Erkeklerde Androgenetik Alopesi)
Günümüzde modern erkeklerin ve kadınların en önemli kozmetik problemi haline gelen saç dökülmeleri her yıl tüm dünyada milyarlarca lira harcamalara neden olmaktadır. Özellikle androgenetik alopesi (GA) dediğimiz erkek tipi saç dökülmesi çok eski yıllardan beri çözülmeyi bekleyen bir problem olarak karşımıza çıkar.
Erkek tipi saç dökülmesinin (AGA) nedenlerine bakıldığında birçok neden öne sürülmüş olsa da, teknolojinin gelişmesi ile kandaki serbest dolaşan ve bağlı androjenlerin (erkeklik hormonu) ölçülebilmesi ile, genetik olarak yatkın erkeklerde normal androjenlerin AGA’nin oluşmasında yeterli olduğu saptanmıştır. Bu nedenle başlangıçta androjenik alopesi olarak tanımlanan saç dökülmeleri bugün AGA (AndroGenetikAlopesi; yani
Olağan kellik, erkek tipi kellik, erkeksi saç kaybı olarak da isimlendirilen AGA’nin, günümüzde en çok kullanılan sinonimi “olağan kellik” olup, erkeklere özgü şekilli kellik olarak tariflenmektedir. Androgenetik alopeside, baş saçlı derisinden belirli bir paternde ilerleyen saç kaybı vardır. AGA’da saç kaybı sübjektif olarak şiddetli olduğunda veya erken yaşta başladığında kişiye sıkıntı veren medikal bir problem oluşturur. AGA’de yeterli miktarda dolaşan androjenler ve genetik yatkınlık gereklidir. Hadım olan erkeklerde olduğu gibi androjenin olmadığı durumlarda, genetik yatkınlık olsa bile AGA görülmemektedir.
Erkeklerin; 30 yaşla beraber %30’unda AGA oluştuğu, 50’li yaşlarda bu oranın %50 olduğu saptanmıştır. AGA 50 yaşındaki beyaz kadınların da %50’sinde görülmektedir. Beck; 35-40 yaş arası kadınlarda bu oranı %27, 40-70 yaş arası kadınlarda da %64 olarak bildirmektedir.
Vücudumuzda bulunan androjenlerin hedef organa geldiklerinde burada daha güçlü bir androjene dönüşüyor olmaları erkek tipi kellikte çok önemlidir. Her iki cinste de değişik androjenler ve bunların farklı düzeyleri vücudun belirli bölgelerinde saç kaybı veya büyümesini düzenler. Kasık ve koltuk altı kıl büyümesi testosteron bağımlıdır. Sakallarda kıl büyümesi ve saçlı deride saç kaybı ise dihidrotestosteron bağımlıdır. Vücuttaki Testosteronun dihidrotestosterona dönüşmesi ise 5-alfa redüktaz enzimini gerektirir. 5-alfa redüktaz Tip II’nin AGA’de etkili olduğunu gösteren bazı bulgular vardır. Tip II eksikliği olan erkeklerde kellik oluşmamaktadır.
Saç foliküllerinin dış kök kılıflarında yer alan aromataz, AGA’de önemli rolü olan bir başka enzimdir. Bu enzim testosteron ve dihidrotestosteronu östrojene çevirir. Aromataz enzimi frontal (ön) bölgede kadınlarda, erkeklerle karşılaştırıldığında 6 kez daha fazla olarak saptanmıştır. Bu enzim kadınlardaki AGA’nin erkeklere göre daha hafif seyretmesinden sorumlu olabilir ve kadınlarda korunan frontal saç çizgisi de bu enzimin varlığı ile açıklanabilir.
Fizyolojik bir durum olan AGA’de olduğu gibi saçların kaybı kişileri bir çare aramaya yöneltir. Bu amaçla uzun yıllar boyunca saç gelişimini arttıran ajanlar ile ilgili araştırmalar yapılmış ve halen de yapılmaktadır. AGA’de tedavi seçenekleri cerrahi ve medikal tedavi olarak iki başlık altında incelenebilir. Son yıllarda denenen yöntem saç folikül transplantasyonudur. Bu yöntem AGA için dramatik bir gelişme göstermiştir. Kozmetik cevap, oksipital (arka) verici saçların miktarına ve dansitesine olduğu kadar cerrahın deneyimine de bağlıdır.
Tedavide uygulanan ajanlar üç grup halinde incelenebilir:
1. Saç büyümesinin spesifik olmayan hızlandırıcıları
2. Topikal ve sistemik antiandrojenler
3. 5-alfa redüktaz enzimi baskılayıcıları
Minoksidil bu kategoride en iyi bilinen ilaçtır. Hipertansiyon tedavisinde oral olarak kullanılan ilacın tüylerde artışa neden olduðu saptanmıştır. Saç büyümesini nasıl arttırdığı ile ilgili mekanizma bilinmemektedir. AGA’de saçlı deride kan akımı azalmaktadır. Minoksidil saçlı deride kan akımını arttırarak saç gelişimini sağlar. Bu etkisinin dışında yapılan araştırmalar, minoksidilin foliküler matriks veya dermal papilla hücrelerine direkt etki ettiğini göstermektedir. Kadınlarda ve erkeklerde topikal olarak uygulanan %2’lik solüsyon etkili bulunmuştur. Kullanımında süreklilik gerektirmektedir. FDA tarafından AGA’de kullanımı onaylanan ilk ilaçtır. Yapılan çalışmalarda erkeklerde %5’lik solüsyonunun kullanımı daha etkili bulunmuştur. Günde en az iki kez uygulanmalıdır. Etkisi 6 ayda başlar ve maksimum yanıt 1 yılda elde edilir.
Güncel araştırmalar ile elde edilen yeni Procare® isimli etken maddeyi içeren Hair360°™ de saç çıkartıcı özelliği önemlidir. PROCARE® etken maddesi ile yapılan ve Minoksidil %5 ile karşılaştırmalı 120 hastalık bir çalışmada ise 24 haftalık uygulama sonrasında PROCARE® etken maddesinin Minoksidil %5 tedavisine göre çok daha başarılı olduğu ve hasta memnuniyet anketinde de çok daha anlamlı düzelme sağladığı gösterilmiştir. 24 hafta sonunda araştırmacı değerlendirmesinde Hair360°™ sprey, minoksidil %5’den 2,48 kat daha etkili bulunmuştur. Çalışmanın tam metnini
incelemek için tıklayın…………….
Sistemik antiandrojenler; normal erkek seksüel fonksiyonları için gerekli olan dolaşımdaki testosteronu azaltıcı özellikte olduğu için bu ilaçların kullanımı kadınlar ile sınırlıdır.
Finasterid, Tip II 5-α redüktaz enzimi inhibitörü olup, erkeklerde kullanılan ilk ilaçtır. Androjenik aktivitede anahtar reaksiyon, testosteronun dihidrotestosterona dönmesidir. 5-α redüktaz enzimi, bu olaydan sorumludur. Finasterid selektif olarak prostat ve deride bu androjen aktivitesini engellemektedir. Erkek tipi saç dökülmesi, akne ve hirsutizm tedavilerinde yararlı olabileceği düşünülerek geliştirilmiştir. Finasterid androjenik veya östrojenik hormon aktivitelerine etki etmez. Testosteron seviyelerinde belirgin azalma oluşturmadığı için bir antiandrojen olarak kabul
edilmemekte ve erkeklerde güvenle kullanılmaktadır. Oral alınır, yarılanma ömrü 6-8 saattir. Yan etkileri ise cinsel istekte azalma ve ejekülasyon bozukluğudur. AGA tedavisinde FDA tarafından kullanımı onaylanan ikinci ilaçtır.
Procare® isimli etken maddeyi içeren Hair360°™ içerisindeki bazı önemli etken maddeler
5-α redüktaz tipII enzimini belirgin olarak baskılayıp, hiçbir yan etki oluşturmaması için güçlü oranlarda kullanılmıştır.
AGA, erkeklerin pek çoğu için vücut imajından hoşnut olmayı azaltan ve stres yaratan bir olaydır. Kel olmayan hastaların sadece %8’i eğer kel olurlarsa bundan endişe duyacaklarını belirtmişlerdir. Ancak hafif saç kaybı olanların %50’si, orta ve şiddetli saç kaybı olanların ise %75’i kelliğin endişe verici olacağını belirtmişler; daha yaşlı görüneceklerini ve kel olmayan kişilere göre fiziksel ve seksüel olarak daha az çekici olacaklarını ifade etmişlerdir.
Sonuç olarak AGA tedavisinde yeni gelişmeler hızla devam ederken, bilinen Minoksidil ve Finasterid içerikli tedaviler de hala belirgin şekilde kullanılmaya devam etmektedirler. Son çalışma ışığında Hair360’ın umut verici olduğunu söylemek, özellikle Minoksidil ve Finasterid tedavilerine alternatif olabileceği veya bunlarla kombine kullanımın başarıyı arttırabileceğini göstermiş olması nedeniyle değerlidir.
KAYNAKLAR
1. Braun-Falco O, Plewig G, Wolff HH, Winkelmann RK. Dermatology. 4 ed. Berlin: Springer- Verlag, 1991:772-4.
2. Dawber RPR, Ebling FJG, Wojnarowska FT. Disorders of hair. In: Champion RH, Burton JL, Ebling FJG (eds). Textbook of dermatology, 5 ed. Oxford: Blackwell Scientific Publ, 1992:2533-638.
3. Bertolino PA, Freedberg IM. Disorders of epidermal appendages and related disorders. In: Freedberg IM, Eisen AZ, Wollf K, Austen KF, Goldsmith LA, Katz SI, Fitzpatrick TB (eds). Dermatology in general medicine, 4 ed. New York: Mc Graw-Hill Inc, 1993:679-80.
4. Habif TP. Clinical dermatology. 2 ed. St. Louis: Mosby Company, 1990:598-614.
5. Takashima I. Androgenetic alopecia: clinical pathophysiological aspects in man and animals. In: Orfanos CE (ed). Hair and Hair Diseases. Berlin: Springer-Verlag, 1990:467-81.
6. Orfanos CE. Androgenetic alopecia: clinical aspects and treatment. In: Orfanos CE (ed). Hair and Hair Diseases. Berlin: Springer-Verlag, 1990:487-520.
7. Olsen EA. Androgenetic alopecia. In: Olsen EA (ed). Disorders of hair growth: diagnosis and treatment. New York: Mc Graw-Hill Inc, 1993:257-83.
8. Feinstein R. Androgenetic alopecia. In: Sperling L, Yoo E, Chan E, Quirk C, Elston D (eds). Online textbook of dermatology. Emedicine Ýnc, 2000.
9. Sezgin S, Köþlü A. Androgenetik alopesi konsepti. Galenos 1999;3(29):3-7.
10. Hamilton JB. Patterned long hair in man; types and incidences. Ann NY Acad Sci 1951;53:708-14.
11. Ebling FJG, Dawber R, Rook A: The hair. In: Rook A, Wilkinson DS, Ebling FJG, Champion RH, Burton JL (eds). Textbook of dermatology, 4 ed. Oxford: Blackwell Scientific Publ, 1986;1937- 2037.
12. Norwood OTT. Male pattern baldness: classifacition and incidence. Southern Med J 1975;68:1359-65.
13. Ludwig E. Classification of the androgenetic alopecia (common baldness) occuring in the females sex. Br J Dermatol 1977;97:247.
14. Rook A, Dawber R. Diseases of the hair and scalp. Oxford: Blackwell Scientific Publ, 1982;90- 114.
15. Venning VA, Dawber RPR. Patterned androgenetic alopecia in women. J Am Acad Dermatol 1998;18:1073-7.
16. Roberts LJ. Androgenetic alopecia in men and women: an overview of cause and treatment. Dermatol Nurs 1997;9(6):379-86.
17. Olsen EA. Hair disorders. In: Freedberg IM, Eisen AZ, Wollf K, Austen KF, Goldsmith LA, Katz SI, Fitzpatrick TB (eds). Dermatology in general medicine, 5 ed. New York: Mc Graw-Hill Inc, 1999:739-740.
18. Nakanishi J. Expression of androgen receptor, type I and type II 5-reductase in human dermal papilla cells. In: van Neste D, Randall VA (eds). Hair research for the next millennium. Amsterdam: Elsevier Sience, 1996:307-10